başlangıçta tanım havacılığın*
başladığı 1903 yılından günümüze değin kullanılagelen bir mesleği
kapsamak zorunda görünse de bu entry 1914-1945 yılları arası alman
havacılığına atıf yapmaktadır. bahsimiz tek ya da iki kişilik, iyi
silahlı ve hızlı avcı uçaklarının pilotlarıdır.
avcı pilotu başarılı olmak için farklı yetenekleri kombine etmek
durumunda kalan kişidir. öncelikle fiziksel açıdan yeterli olmalıdır.
birinci sınıf bir görüş kabiliyetine sahip olmalı, özellikle hızlı
hareket eden hedeflere karşı belirli bir isabet oranını yakalamalıdır.
fiziksel reaksiyonları hızlı ve içgüdüsel olmalıdır ki, bir hava
savaşının ortasında nedenleri ve sonuçlarıyla mantıklı kararlar alacak
zaman yoktur. akrobasiye yeteneği olmasa da uçağına tam anlamıyla hakim
olmalıdır. akrobasinin pilota bilahare özgüven kazandıracağı
muhakkaktır. avcı zamanla havada kendisinden beklenmeyen hal ve
hareketler içinde olur ki, bu iyidir.
cesaret yaftası avcıya çoğunlukla yapıştırılan bir etikettir. ancak
kendini kontrol yeteneği konuya çok daha uygun düşmektedir. savaşta
pilotumuz yokolma ve sakatlanma tehlikesiyle her an karşı karşıyadır
çünkü. ölüme en çok gittikleri pozisyonun klostrofobik bir alanda
yanarak düşmek olduğunu düşünürsek hallerini daha iyi düşünmek icap
etmektedir. yaraları nadiren "iyi" yara olur. kimse pilota havada
ilkyardım uygulamayacaktır. avcı pilotu tamamen kendi kaynaklarına
bağımlıdır. işin esası, hiçbir savaşçı tek kişilik bir uçağın pilotundan
daha yalnız değildir. bu durumda da pilot yaşamak istiyorsa
birşeylerden korkmak zorundadır. korkusunu savaşa kanalize etmenin uygun
bir yolunu bulmalıdır. düşmanın hakkından gelmek için kendini kontrol
etmek zorundadır.
saldırganlık, dikkatli bir hal içinde uygulandığı oranda gereklidir.
harala gürele düşmana saldırı nadiren uzun süren bir durumdur ve it
dalaşının deliliğinde hedefe iyi bir atış yapmak amacıyla çevreye
bakmayı bir süre ihmal etmek ve düzeltilemez bir durum içinde kendini
bulmak da çok olasıdır. bu tip metodlarla hayatta kalan bir avcı için:
(bkz: erich hartmann)
son olarak hayatta kalma özelliği gelir. güzel skorlar bir gecede
kazanılamamaktadır. iyi bir skor ve düşürülmüş güzel düşman uçakları
için herşeyden çok bunu yapabilecek zamana ve dolayısıyla hayatta
kalınmaya ihtiyaç vardır. ilk bakışta bu şanstan başka hiçbir şeye
yorulamaz. ancak bundan fazlası vardır. hava savaşında hayatta kalmak
"durumdan haberdar olmak"*
denen herzeyle ilgilidir. tanımlamaya kalkarsak, üç boyutlu, hızlı
değişen ve dinamik bir olaylar silsilesini akılda tutma becerisi
diyebiliriz buna. tehlikenin içine 710 km/h hızla falan girerken bu
silsilenin hafızaya kazınmasını onaylayan bir tür 6. hisse gerek
duyulmaktadır. bu ölçülemez bir metadır. yalnızca bazı insanlarda daha
çok veya az olduğundan bahsedebiliriz. yine de genel olarak durumdan
haberdar olanın her koşulda daha şanslı olacağı söylenebilir.
birinci dünya savaşındakı teamüle bakarsak, beş düşman uçağı düşürmüş bir avcı ace
kabul edilirdi. müttefik pilotlar için bu oran makuldü. ancak almanlar
için bu sayı daha 1914 senesinde 10'du! ikinci dünya savaşına
geldiğimizde müttefikler için aynı oran hala makul kabul edilebiliyordu.
ancak olay, bu savaşta alman avcı pilotu için düşürülen düşman uçağı
sayısından çok bir yeterlilik gösterisine dönüşmekteydi. experte
kavramı ortaya çıkmıştı ki terimin içeriğini anlatmak için
megabytelarca entry yeter mi? diye acı acı düşünmekteyim şu an. 30
zaferin çok muhteşem bir olay gibi algılandığı amerikan ve ingiliz hava
kuvvetleriyle kıyaslayacak olursak, 35 alman pilotu 6848 zaferi
paylaşmışlardır!! (ikisinin 300'ü ve birinin 350'yi geçtiğini düşünürsek
her biri ortalama 196 uçak düşürmüştür) yukarıdan bakacak olursak, beş
düşman uçağı düşürme üzerine inşa edilmiş bir ace sisteminde, luftwaffe 2500 ace üretmiştir. 2500 luftwaffe pilotu 6 yılda, beş uçak ve üstünde düşürmüştür. experten
ise bu 2500 içinde çok küçük bir kitleyi temsil eder. çok çok üstün bir
madalya olan şövalye haçı savaş boyunca 500 alman avcısına verilmiştir.
luftwaffe'nin
müttefik hava kuvvetlerinden ayrıldığı bir diğer yön ise madalya
verişinde kullandığı puanlama sistemidir. 1943 yılında yalnız batı
cephesinde uygulanmış olsa da luftwaffe genelinde kabul görmüştür. yarım
puan, hasarlı bir çift motorlu uçağı düşürene; bir puan, tek motorlu
bir uçağı düşürene, bir çift motorluyu yaralayana veya bir dört motorlu
uçağa son darbeyi vurana; iki puan, çift motorlu bir uçağı düşürene,
dört motorlu bir uçağı formasyonunu bozacak kadar yaralayana; üç puan da
dört motorlu bir uçağı indirene verilmekteydi. bu sonuncusu hiç ama hiç
kolay bir iş değildi emin olun.
1943 yılından itibarek experten
dediğimiz insanüstü yaratıkların yüksek skorları madalyalarda
standardizasyona gidilmesine yol açtı. batı cephesinde şövalye haçının
bu puanlama sisteminde ederi 40 ila 50 puandı. bu da 40 ila 50 düşman
avcısı düşürmeye veya 15 bombardıman uçağı düşürmeye eşdeğerdi. doğu
cephesinde ise rakam, rus pilotlarının çokluğundan ve kalitesizliğinden
dolayı 75 uçağa çıkıyordu. 100 veya 120 puan arasında şövalye haçına
meşe yaprakları verilirdi. 200 puan meşe yapraklı şövalye haçına kılıç
eklentisi demekti (askerler arasında bilindik adıyla lahana, çatal ve
bıçak). 250 uçak ve üstü ise en yüksek alman madalyası sayılan kılıçlı
ve meşe yapraklı şövalye haçına mücevherlerle ödüllendirilirdi. ayrıca
(bkz: hans ulrich rudel)
experten
denilen alman hava kuvvetlerinin en değerli pilotlarını bu koca tabloda
nasıl değerlendirmek gerekir? kullandıkları ekipman müttefiklere oranla
daha mı iyiydi? daha mı iyi eğitilmişlerdi? taktikleri daha mı
kullanışlıydı?
bu sorulara cevap bulabilmek için
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder