Bu haftasonumu, bu cici arabayla 214 km yol yaparak gecirdim. Büyüyen ailemin yegane şöförü, lojistik ve ulaştırmadan sorumlu ben, kısa vadede çok fazla lokasyonda intikal için talep edilen bu 1,6 motor Ford Tourneo Courier titanyum ile güzel bir gezinti yaptı. Ağzı var dili yok bu güzel otomobilin. Eskiden babası sayılacak Ford Tourneo Connect GLX kullanırdım. O 120 beygirlik motoru ile canavardı. Ama bunda 95 beygirlik motor kullanılmış. Yetiyormu diye sorarsanız , çok bile diyeceğim. Vitesi değiştirceğin devri bildikten sonra, canavar gibi gittiğini söyleyebilirim. Ford B max ve Fiestanın ortak kullandığı dahsboard ve göstergeler, harika sürgülü kapıları, gömülü arka lastikler, Kocaman dizik aynaları ve kocaman ön camı harika görüş açıları en sevdiğim noktaları.
Arabaya ilk bindiğimde çayır çayır yanan bir koltukile beni selamladı. Arabanın Şöfer koltuğu altan ve sırttan ısıtmalı. Dijital kilimada ayrı ayrı acılıyor. Yanımda mp3 müzik cd si veya usb getirmemiştim. Ordan kurye hemen söylendi bana.
"Abi Bluethoot var, bağla cep telefonunu ordan çalarsın"
İki işlem 1 şifre girdim , araba telefonu tanıdı. Tüm telefon hizmetleri emrime amadeydi. Mp3ler çalmaya başladı. Arabayı yola cıkartıcaktım ki, hava karardı.
"Abi sen öüne bak ben her ışığı acarım. Ama abi sinyaller sana ait" demez mi.
Lambaları otomatikmiş. Kendi kendine önce park lambalarını yaktı. Sonra iyice kararınca kısaları acıver di. -Yolda kar sularının balcığa cevirdiği ince çamur, lastiklerden gri zerreler halinde yavaş yavaş camıma sıcrayıncada.
"Abi dur elleşme, ben siliyim camı" demez mi. Arabanın yağmur sensörü varmış. Aslında yağmur değil, Görüş kaybı sensörü varmış. Cam kirlendikce kendi kendine camları yıkama yaptı.
Vay be Courier ne arabasın sen öyle diyerekten giderken yokuş yukarı trafikte durmak zorunda kaldım.
"Abi korkma sen , ben el frenini cektim. Kalkarken devriyajı kavrat sem yeter" Demez mi. Arabada Yokuş kalkış Desteği varmış smile ifade simgesi Hatta arkasında dedidiki.
"Abi sen gazıda bana ver. ilk hareketi ben yaparım sen sadece debriyajımı yavaş yavaş bırak yeter" Dedi . Yuh dedim Couriere artık. Hemde ne yuh.
Corier ne guzelde gaz veriyor kalkışlarda görmeniz gerek. Arabayı saate 6 km hızla götürecek kadar gazı veriyordu kendisi. Bu yokuş yukarı ve ya yokuş aşaği. Gazı tamamen kendi veriyor.
Eee corier , herşey otomatik bari vitesde otomatik olsa, tadından yenmezmiydi.
"Abi böyle daha ucuz oluyo. Korkma dünya üzerindeki en güzel yumuşacık vites koluna sahibim" Dedi.
Hakkattende öyleydi, çok yumuşaktı gecişleri, ilk defa vitesli araba kullanırken bu kadar zevk aldım diyebilirim.
İçinde 7 kişi varken, Tem otoyolu ile Kartal arasındaki bağlantı yolunda saate 160 km hızla giderken beşinci vitesde 3000 devir ceviren bir motor var bu arabada. Şanzımanı ve motoru gayet iyi anlamak gerek, cünkü 5.ci vitesde 90 km hızla giderken araba çok yakıyor. Aynı hızı 4.cü vitesde yaptığınızda motor 4,4 litre yakıt tüketiyor. Enteresan bir ilişki var, 5.ci vites ile düşük tüketimi anca 110 km hızla giderken görebiliyorsunuz. Oda 5,5 litre civarında. Bu arabayla düşük devirde yüksek vitesle gitmek yakıt tüketimini artırıyor. Bu nedenle her zaman maksimum tork devrini takip edip asla ve asala altına inememek gerekiyor. Ben bu arabayı hep trafikte kullandım. İstan bul trafiğinde bol bol dur kalk ve sıkışık trafik gördü. İki boğaz köprüsününüde gecti. Arabayı teslim ederken, 214 km yol yapmıştı. Depoyu doldurmak istediğimde.
"Abi 13 litre yeter, sen ver 50 lira pompacıya yeter" diyerek beni bir kez daha şaşırttı.
Ya Courier etme eyleme, ben içine 7 adam doldurdum gezdim, Trafikte dur kalk, otobanda 160 yaptım. Ne diyon koçum artisliğin kime. dedim
"Abi biz aile arabasıyız, halden anlarız. Sen at bir 50 liralık mazot ben bunla yeterim"
Peki Coruier 48,000 lira param olsun , söz seni satın alcam. Ama düğün işimiz var "KOÇ"um.
"Beklerim abi, Allah Tamamına erdirsin"