Hans Joachim Marseille adında kafa bir adam varmış. Bu adam İkinci Dünya Savaşında Luftwaffe pilotuymuş. Marseille İngiltere Hava Muharebeleri sırasında, Bf109E pilotuymuş. Bu ucak, Pilotun herşeyi elle yaptığı bir ucakmış. Pilot bu ucak ile ucarken sürekli üç şey ile oynarmış.
Yakıt karşım Mikseri ,
Pervane Vitesi
Gaz kolu
Lövye,
Pilot savaşırken, irtifaya göre pervane vitesi ve yakıt karışım mikseriyle sürekli oynamak zorunda kalır. Ucaklardada bir vites kutusu vardır. Aynı otomobillerde olduğu gibi, sürekli değiştirilebilir pervane acısı ile oynamak veya yakıt karışımını turturmak elzem bir iştir.
Marseille 1 yıl içinde bu Bf109E manual ucağı ile 7 defa olayı olur. 5 defa ucak motoru arızası ile yere zounlu iniş yapar. . En son Bf109E ile 21 Mayıs 1941 de zorunlu iniş yapmak zorunda kalır. 11 adet ucak düşürür. Kendisi 7 ucak kaybederken, 11 adet düşman ucağı düşürür. Bu kötü bir değerdir.
Messerschmitt muhendisleri yeni bir ucak geliştirir, otomatik vitesli Bf109.
Bu ucağın, radyatörü otomatiktir, Gaz karışımı kolu yoktur , otomatiktir. Pervane vitesi yoktur. Bunuda otomatikleştirmişlerdir. Yapılan onlarca deneyde, Ucağın en iyi olduğu ayarlar mekanik bir sistemle motora hükmeden bir cihaza bağlanmıştır.
Sistem basittir ama ileri mühendislik ürünüdür. K-Gereat olarak verdikleri bu sistem, şöyle çalışır. Hidrolik Kavrama ile çalışan Süperşarj, (günümüz tork konverter ilkesi) devir artıkca yükselen manifold basıncına göre, uçağın pervane açısını değiştirir. Motorun sıcaklığı ve monifold basıncına görede yakıt karışımı düzenyerek , karışım mikserinide ihtiyacı ortadan kaldırır. Bu düzenek ile 85 derece sıcaklığa ulaşınca motor radyatörlerini sonuna kadar açarak aşırı ısınmayı önler.
İşte böyle bir sistem 1941 yılında hizmete giren Bf109F serisiyle gelir ve savaşın sonuna kadar da sistem geliştirilmeye devam eder.
Hans böyle bir ucağa sahip olduğunda, 130 dan fazla ucağı düşürür. Pilot sadece Ucağın gaz kolu ve Direksiyonu diyebilceğimiz lövyesinden başka bir şey ile uğraşmıyor. Hedeflerine konsantre oluyordu.
Hans'ın dört adet otomatik Bf109F ucağı oldu sadece bir tanesi havada çarpışma sonucu kaybedildi.
Hans Joachim Marseille, Hava Savaşlarının en cetrefilli olduğu Afrika Çöllerindeydi. Jg27 pilotuydu. 1500 İngiliz Amerikan ucağının cirit attığı Sahra çöllerinde 90 kişilik ekibiyle savaşamaya çalışmıştır.
Biz avrupanın en kalabalık ve en kötü trafiği olan İstanbulda Yaşıyoruz. Trafikteki düşmanmı dostmu ne olduğunu bilmediğiniz 2,000,000 arac var. Otomatik vitesli araç kullanırsanız yola olan dikkatiniz artar, performansınız yükselir. Amerikadaki ve İngilteredeki tüm taksiler Otomatik şanzımanlıdır. Belediyenin otobusleri Otomatik şanzımanldır. Siz Neyi bekliyorsunuz?
23 Ocak 2015 Cuma
11 Ocak 2015 Pazar
2015 Hyundai YENİ i10 1.2 ELITE OTM
Hyundai I10 Style "Ayten" testim,
Ayten ilgimi çok cekiyor, Çünkü klasik tork Konverter sistemi var. Daha önce hic tork konverterli otomobil kullanmadım. Tork Konverter savaştan kalma bir Alman teknolojisidir. Yaratıcısı Doktor Hermann Föttinger savaşın son aylarında el bombası şarapneliyle ölmüştür. Çalışmaları Amerikalılara yaramıştır. Amerikalılar, Acemi askerler savaş makinelerini daha rahat kullansın araclarına entegre etmişlerdir. Benzinli Reo kamyonlar, eski amerikan ucak motorlu tankları hep bu cihaz ile yürütülmüştür. Tork Konverter , Fluid Coupling yani sıvı kavrama kullanır. İki adet Turbin 1 adet sabit statörden oluşan son derece basit bir parçadır. İçinde kötü kokan bir yağ vardır. Motor turbini cevirip kanatçıklarıyla içerdeki yağı iter. Akışan yağ şanzımana bağlı turbin kanatçıklarına çarpar. Şanzımanın turbini hareket etmeye başlar. Boylece işler yürüyüp gider.
Amerikalı uyanıklar. Torq Converterindeki potansiyeli, Kamyon ve tanklarında kullanmaya başlarlar. 650 beygirlik yetersiz torka sahip continental benzin motorlarıyla 45 tonluk tankı topu topu 2 ileri vitesli şanzımanla hareket etirebiliyorlardı . Arazide 700 beygir benzin motorlu Alman Tiger tankının hareket etirmek için 8 ileri Zf şanzıman gerekiyordu. Savaş sonrası Amerikan tankları M47ler Torq converter sayesinde topu topu 2 vites ile zorlanmadan ve çok kolay bir şekilde yapabiliyordu.
Test ettiğim Hyundai İ10 üstünde 85 beygirlik 1.2 DOHC Dual-CVVT 4 silindirli kappa motora sahiptir. 6600 devir cevirir. Sadece 120 nm torku vardır. Böylesine zayıf bir arabaya Tork Konverterli 4 ileri otomatik şanzıman takılmıştır. Araba daha rolanti devrinde Vites "d" konumunda hareket etmeye başladı. 800 devir çeviren motor aracı 5 km hızla ilerletebiliyordu. Aracın içinde 2 kişi olduğumuzu belirtmek isterim. Arabanın ön koltukları çok geniş. Gösterge kocaman. Çok tatlı bir ön konsol. Arabanın direksiyonun sertliği çok iyi. Önce otobana çıktık. Araca az gaz verdim. Ekonomi yapmak istediğim anlayan Ayten her 2500 devirde vites artırdı. 80 km hıza ulaştığımda dördüncü vitese ulaşmıştım. Peki sollama yapmak isteseydim ne olcaktı. Arabaya tam gaz verdim. Bir anda vites düşüren Ayten motorun cevireceği son devire 6600 devire kadar bağırtarak hızlandı. 6600 devire cıkan araba vites yükseltti.
Tekrar bir deneme yapmak istedim. Arabayı gene hızını düşürdüm,
Tekrar tam gaz verdim. vitesi 3 e düşüren arabayı 5000 devirdeyken dozajı yarım gaz yaptım. Bu sefer araba vitesini artırdı. Araba 4ncü vitese geri çıktı. Arabanın anlaşılan 2 adet gaz pedalı modu var. Araba ilk %50 oranda ekonomi yapıyorken, %50-%100 arasında Vites ufaltarak hızlanma yapıyor. Vites sayısı az olduğundan Genelde 3 ve 4 arasında gidip geliyor. Testim çok kısa olduğundan arabanın otoban hızlarına ulaşma ve sollamalarda ara hızlanmalarını denedim. Arabanın benden öncede defalarca zorlandığından (sonucta test arabası) yakıt tüketimi 10,5 olarak görünüyordu. Gerçek değerleri öğrenmek için göstergelerin sıfırlanması gerekiyor.
Boş ağırlığı 1,200 kiloya ulaşa bilen araba 5 kişi artı bagaj ile +350 kiloda aldığında insanlar diyecekki bu araba cekmiyecek. Manual şanzımanlı bir otomobil böylesi bir yükü meyilli arazıde gövdeyi hareket etirmek için balatasını sıyırırken, Torq converterli bu model hiç bir şey olmamış şekilde yoluna devam edecektir. Heleki istanbul trafiğinde yokuş yukarı trafikte dur kalkda bozulan DSG VolksWagen şanzımanlarının, Titrek Powershiftlerin, Isınıp hapı yutan Dualogiclerin arasında yılan gibi akacaktır.
Hyundai İ10 1 kişi binersin yokuşta kalkışı 1000 devirle yaparsın.
2 kişi binersin yokuşta kalkışı 1200 devirde yaparsın.
Tam yükle binersin kalkışı 1800 devirde yaparsın.
Motor döner kinetik enerji üretir, tork konverter alır onu Torka cevirir, Ne kadar devir o kadar tork. Sürtünme yok, Kokan balata yok, Yolda kalırım derdi yok. Sarsıntısız yormayan bir yolculuk yanına kar kalır. Artan devir sana ekstra yakıt faturası olarak geri gelir.
Ayten ilgimi çok cekiyor, Çünkü klasik tork Konverter sistemi var. Daha önce hic tork konverterli otomobil kullanmadım. Tork Konverter savaştan kalma bir Alman teknolojisidir. Yaratıcısı Doktor Hermann Föttinger savaşın son aylarında el bombası şarapneliyle ölmüştür. Çalışmaları Amerikalılara yaramıştır. Amerikalılar, Acemi askerler savaş makinelerini daha rahat kullansın araclarına entegre etmişlerdir. Benzinli Reo kamyonlar, eski amerikan ucak motorlu tankları hep bu cihaz ile yürütülmüştür. Tork Konverter , Fluid Coupling yani sıvı kavrama kullanır. İki adet Turbin 1 adet sabit statörden oluşan son derece basit bir parçadır. İçinde kötü kokan bir yağ vardır. Motor turbini cevirip kanatçıklarıyla içerdeki yağı iter. Akışan yağ şanzımana bağlı turbin kanatçıklarına çarpar. Şanzımanın turbini hareket etmeye başlar. Boylece işler yürüyüp gider.
Amerikalı uyanıklar. Torq Converterindeki potansiyeli, Kamyon ve tanklarında kullanmaya başlarlar. 650 beygirlik yetersiz torka sahip continental benzin motorlarıyla 45 tonluk tankı topu topu 2 ileri vitesli şanzımanla hareket etirebiliyorlardı . Arazide 700 beygir benzin motorlu Alman Tiger tankının hareket etirmek için 8 ileri Zf şanzıman gerekiyordu. Savaş sonrası Amerikan tankları M47ler Torq converter sayesinde topu topu 2 vites ile zorlanmadan ve çok kolay bir şekilde yapabiliyordu.
Test ettiğim Hyundai İ10 üstünde 85 beygirlik 1.2 DOHC Dual-CVVT 4 silindirli kappa motora sahiptir. 6600 devir cevirir. Sadece 120 nm torku vardır. Böylesine zayıf bir arabaya Tork Konverterli 4 ileri otomatik şanzıman takılmıştır. Araba daha rolanti devrinde Vites "d" konumunda hareket etmeye başladı. 800 devir çeviren motor aracı 5 km hızla ilerletebiliyordu. Aracın içinde 2 kişi olduğumuzu belirtmek isterim. Arabanın ön koltukları çok geniş. Gösterge kocaman. Çok tatlı bir ön konsol. Arabanın direksiyonun sertliği çok iyi. Önce otobana çıktık. Araca az gaz verdim. Ekonomi yapmak istediğim anlayan Ayten her 2500 devirde vites artırdı. 80 km hıza ulaştığımda dördüncü vitese ulaşmıştım. Peki sollama yapmak isteseydim ne olcaktı. Arabaya tam gaz verdim. Bir anda vites düşüren Ayten motorun cevireceği son devire 6600 devire kadar bağırtarak hızlandı. 6600 devire cıkan araba vites yükseltti.
Tekrar bir deneme yapmak istedim. Arabayı gene hızını düşürdüm,
Tekrar tam gaz verdim. vitesi 3 e düşüren arabayı 5000 devirdeyken dozajı yarım gaz yaptım. Bu sefer araba vitesini artırdı. Araba 4ncü vitese geri çıktı. Arabanın anlaşılan 2 adet gaz pedalı modu var. Araba ilk %50 oranda ekonomi yapıyorken, %50-%100 arasında Vites ufaltarak hızlanma yapıyor. Vites sayısı az olduğundan Genelde 3 ve 4 arasında gidip geliyor. Testim çok kısa olduğundan arabanın otoban hızlarına ulaşma ve sollamalarda ara hızlanmalarını denedim. Arabanın benden öncede defalarca zorlandığından (sonucta test arabası) yakıt tüketimi 10,5 olarak görünüyordu. Gerçek değerleri öğrenmek için göstergelerin sıfırlanması gerekiyor.
Boş ağırlığı 1,200 kiloya ulaşa bilen araba 5 kişi artı bagaj ile +350 kiloda aldığında insanlar diyecekki bu araba cekmiyecek. Manual şanzımanlı bir otomobil böylesi bir yükü meyilli arazıde gövdeyi hareket etirmek için balatasını sıyırırken, Torq converterli bu model hiç bir şey olmamış şekilde yoluna devam edecektir. Heleki istanbul trafiğinde yokuş yukarı trafikte dur kalkda bozulan DSG VolksWagen şanzımanlarının, Titrek Powershiftlerin, Isınıp hapı yutan Dualogiclerin arasında yılan gibi akacaktır.
Hyundai İ10 1 kişi binersin yokuşta kalkışı 1000 devirle yaparsın.
2 kişi binersin yokuşta kalkışı 1200 devirde yaparsın.
Tam yükle binersin kalkışı 1800 devirde yaparsın.
Motor döner kinetik enerji üretir, tork konverter alır onu Torka cevirir, Ne kadar devir o kadar tork. Sürtünme yok, Kokan balata yok, Yolda kalırım derdi yok. Sarsıntısız yormayan bir yolculuk yanına kar kalır. Artan devir sana ekstra yakıt faturası olarak geri gelir.
10 Ocak 2015 Cumartesi
2014 Ford Fiesta 1,5 TDCI Trend X ile Abant Gezisi (Hız Sabitleyici (Cruise Control)
Merhaba
Ben ilgim ve merakımdan dolayı kullanmış olduğum araclar hakkında yazılar yazıyorum. Elde ettiğim bilgiyi ve tecrubeyi unutmamak için internette konusuyla ilgili forumlara yazarak paylaşıyorum. Bu konuda söz uçar yazı kalır atasözüne sıkı bağlıyımdır. Daha öncede bu forumda Powershift Fiesta analizimi yazmıştım.
Her zaman hayalim, kız arkadaşımı kış mevsiminde Abant Gölüne götürmekti. Oralara gidip resimler çekmek, eğlenmek, istemişimdir. Malesef araca sahip olamadığım için bu dileğimi gerçekleştirmek 4 ocak 2015 tarihine nasip olmuştur. Daha önce 2014 Ford Fiesta 1,5 TDCI Trend ve aynı kasanın 1,6 PowerShift trend modellerini denemiştim. Hepside başlangıc modellerdi. Yolum istanbul Tuzla - Bolu Abant arası olduğundan yakıt sarfiyatı sebebiyle yolculuğumda TDCI motorlu Fiestayı kiralamayı tercih ettim. Aklım Powershift de kalmış olsada, uzun yolda ekonomi söz konusu olduğundan 1,5 TDCI fiesta aracı tercih etmek zorunda kaldım.
Yukardaki beyaz Fiesta İlk Kiraladığım Otomobil 2014 Ford Fiesta 1,5 TDCI Trend (5,7 litre oratalama tuturmuştum)
Faha önce kiraladığım Fiesta 1,5 TDCI 330km yol yapmış 100 kmde 5,7 litre motorin yakmıştı. Powershift ise 440 km yol yapmış 100 kmde 6,7 litre benzin yakmıştım. Bu sefer kat edilecek mesafe yaklaşık 600 km olduğundan, yakıtın maliyeti biraz tuzlu olacaktı. Ayrıca yolun %95 kısmı Tem otoyolunda gideceğinden powershift aracın bana bir getirisi olmayacaktı. Avis Sabiha Gökcen'den Koç ailem indirimiyle iyi fiyata Fiesta 1,4 tdci reservasyonu yaptım. Abanta gideceğim için zincirde sağlayacaklardı. Aracı akşam 18:00 Cumartesi alış, 18:00 Pazar teslim şeklinde kiraladım.
Esasında canım sıkkındı, söz konusu kiralama ise daha önce kullandığım arabaları kullanmak istemiyordum. İçimden yolda kurçalamak için aracı Fiat 500L gibi modeller geciyordu. Sabiha Gökcen'e vardığımda B sınıfı olarak ellerinde Linea ve Fiesta modelleri bulunuyordu. Ben daha önce Linea kullanmış ve 110 kmden sonra nasıl öküze bağladığını bildiğimden Fiesta aracı tercih ettim. Yine canım biraz buruk teslim noktasında aracı beklemeye başladım. Derken bana verilen plakalı Fiesta karşımda belirdi. Yanımda durdu. Şöfer arkadaş aracı chek edip bana teslim etti. Bu fiesta diğer 2 fiestamda olmayan bir şeye sahipti. "Alaşımlı Jantlara". Allah Allah dedim, Baya şıkmış bu. diye içimden düşünürken araca bindim. Elimi direksiyona dokununca direksiyondaki fazlalıklar gözüme hemen çarptı.
Yukardaki Resim Abant için Kiraladığım Ford Fiesta 1,5 TDCI Trend X
Aracın direksiyonun üstünde Cruse Control sistemine ait tuşlar vardı. Nasıl bir ballım varsa, benim gibi uzun yola gidecek adama, Avis bana X paketli Fiesta vermişti. Aracın böyle bir doanımla bana gelmesi açıkcası beni çok sevindirmişti. Benim gibi aldığı arabaları kurcalamadan duramayan bir adama büyük bir iyilik yapmıştı. Fakat arabanın el kitabı yoktu :(. Ben hayatımda hiç Cruse control kullanmamıştım. Bu oyuncakla oynamayı ertesi güne bırakacaktım.
Ben Ford Fiesta ya hep 2 kişi binmiştim. 75 beygir motoru, 185 nm torku vardı. Basınca gaza şahlanıyor, beni memnun ediyordu. Yüksek vitesde bile kalsam downshift yapmama gerek kalmadan alcak devirde verdiği yüksek torku beni akselere etmeye yetiyordu. Kız arkadaşımla hava limanından çıkmadan evvel tüm göstergeleri sıfırladım. 30 km yolu iki kişi 2000 deviri aşmadan kat ettik. tüketim 3,8, ortalama hız 70 km idi. Çok ekonomik görünüyordu
Meğersem bu Kayın validem ve kayım pederimi, yanında bonus baldızımı ve bebeğinin koltukları doldurması, bebeğin ihtiyaç malzemeleri ve kışlık giyecekler bagaja yerşelene kadarmış. Bizim Kurt fiesta , kuzuya dönmüştü. Otobana çıkışta 100 km hızlanmak için revmatch yakalamak , araç sollarken Shiftdown yapmak zorunda kaldım. Yakıt tüketimi daha önce görmediğim değerlere çıkmış, düşük devirde kullanarak ekonomi yapmak genel manada zorlaşmıştı. Aynı motorun Touneo Courerde kullanıldığını düşünürsek, çekişin düşmesi bana biraz fazla geldi. Yüklü fiestanın tüketimi tüm çabalarıma rağmen 4,9 litreye cıktı.
Akraba ziyaretleri için Fiestamızı kullandıktan sonra asıl hedefim olan Abant gölü gezim için sabahın 07:30 unda sözlüm ile yola cıktık.
Aracımla Paralı Anadolu otobanına çıkar çıkmaz, süper merakım ile arabanın cruse control sistemini kurcalamaya başladım. Nasıl çalışıyordu acaba. Once ortadaki on butonuna bastın ve ekranlara baktım, Hem orta konsola hemde gösterge panelinde değişen bişiler yanan bir ışık aradım. Ama hiç bişey karşıma çıkmadı. bir kaç defa on bastım ama hiç bir ses seda yoktu. Şansıma tüküreyim bu araba bozuk galiba diyordumki diğer butonlara bastım. Set+ butonuna basınca pat diye ekranda yeşil bir simge belirdi. Hız göstergesinin içinde yeşil bir analog gösterge simgesiydi bu. Saate 120 km hızla gidiyordum, ayağımı gazdan cektim, devir düşmedi , hız sabit kaldı.
Sonra nasıl devre dışı kacağını bulamaya çalıştım. İlk frene bastım. Devre dışı
kaldı. Korkmuştum. Benim için hızı sabitleyip de geri kapatamamak, Sileceklerin nasıl çalıştığını öğrenmeden yağmur altında kalmak gibi bişeydi. Devre dışı kaldıktan sonra Can Res butonuna bastım. Araç tekrar hızlanmaya başladı, Hızım 90 km kadara kadar düşürmüştüm. Can Res bastığımda araba nedensizce hızlanmaya başlamıştı. Hızım kaça kilitliydi, bu bilgi hiç bir ekranda yoktu. Sadece yeşil Cruse control logosu yanıyordu. Yol musaiti bekledim ivmelenmenin bitmesini.
Fiesta Set+ ilk bastığımda olan 120 kmh hıza kadar tırmanıp sabitledi. Bu arabada meğersem sabitlenen hızın gösterildiği bir ekran yokmuş. Acemilik olunca deneye deneye bulmak zorunda olduğumdan temkinli bir şekilde testlere devam ettim.
Cruse control, Set+ aynı zamanda bir gaz kolu işlevi görüyor, düğmeye basılı tutarsanız arac gazlanıyor, elinize cektiğinizde son hız da sabitliyor. 120 kmden 140 km ye kadar set+ düğmesiyle hızlandım, arac 140 kmde sabit kaldı. Set+ neredeyse tam gaz vererek hızlanıyor. Eğer bir sebebden fren yapar iseniz, cruse control devre dışı kaldığında tekrar set+ bastığınızda o anki hıza sabitleniyor. Ama siz daha önceki kitlediğiniz hıza geri dönmek isterseniz Can Res basıcaksınız. O zaman frenden önceki kilitlenmiş hıza dönüyor. Önünze arac çıkar ve gaza basıp sol şeritten gecerseniz hızınız yükselirse Hız sabitleyici kapanmıyor. Sizin müdahaleniz bitince yani gaza basışınız bitince sabitlendiği hıza geri dönüyor. 160 km hızla araba sollayıp ayağınızı gazdan cekince tekar arac 120 km hıza düşüyor.
Set+ nasıl gaz veriyor ise Set- frene basmıyor, Gazı kesiyor. Set- bastığınızda yavaş yavaş hızınız düşer. Bu set- pek guvenmeyin, Yokuş aşagı ve düz yolda gazı rolantiye almaktan öteye gidemediğinden çoook yavaş veya hiç hızı azaltmıyor. Set- arac frene basınca yavaşlarken basıldığında işlevsel. Çünkü Set+ yavaşlayan arabada işe yaramıyor. set+ sabit ve gazlarken o anki hızı sabitleyebilirken, Set - fren sonrası düşen hızı basıldı anda sabitliyor.
Yukarda anlattığım gibi, aracı kurcalaya kurcalaya Cruse control sistemini öğrendim. En cok hoşuma giden Fast and Furious efecti veriyor olması. Önünüze bir birini sollayan kamyonlar çıkıyor hızınız 80 km hıza düşüyor. 120 km hıza kilitlenmiş cruse control sisitemini, O'conner Mitsubishi Eclipse direksiyonundaki kırmızı nos butonuna basar gibi, Fiestanın Can Res butonuna basarak, tam gazı yeyip sizi koltuğa yapıştıran torkuyla tekrar 120km hıza tırmanıyorsunuz.
Aracın Cruse controluyle oynaya oynaya bi bakmışım Bolu'dayım. Bir hafta önceden araştırmalarıma başlamış, nerden yenir nerde içilir okumuştum, hava raporlarını incelemiş, uydu fotoraflarından fırtınal bulutlarının pazar gününkü konumlarını incelemiştim. Hava tamda meteoroloji uzamanlarının belirttiği gibi , yollar ise kara yolları yol durum raporlarında belirtildiği gibi çıkmış, kaymak yolda 3 derece sıcaklıkta son derece az trafik boluya ulaşmıştım.
Milletin yolda kalırsın gitme demelerine ragmen kendi araştırmalarıma güvenrek yola çıkmıştım. Yöresel lokantaları arayıp yol durumunu sormuştum. yukarda resimde görüldüğü gibi yol durumu kup kuru ve trafiksiz.
Yol bitmez, sis çöker aşkımla üzerimize, ve ben ona şu tarihi konuşmamı yaparım.
"Bak bebeğim bu bizim geleceğimiz, Önümüzde bir yol var , ama biz bunu göremiyoruz. Ama biliyoruzki orda bir yol var. Hızımızı biraz düşürüp sabit ilerliyoruz. Bizi endişelendiren şey biliyorum ki ülkede önümüzü göremiyor olmamız. Ama korkma canım ikimiz bir birimizi sevdiğimiz sürece her türlü zorluğa aşacağız."
Ben bunları söylerken arabanın farlarını yaktım, Konsoldan Bing diye bir ses geldi, sabitleyi ışığının üstünde turuncu bir simge hortladı. Soğuk havada sürüş ışığıydı . Ben bunun bana ne demek istediğini pek anlamadım. Biliyorum dışarısı 2 derece konsolda ışık yakıp aku bitirmene gerek yok fiesta.
Tüm bunlar bittikten sonra Bolu tunelinden önce karlı iki dağın arasından gecerken, yerler aşırı şekilde ıslak ve grimsi çamura sıvanmıştı. Önümden giden trafiğin çamurluğundan sıcrayan bu grimsi çamur, ön camıma yağmur damlaları gibi yapışmıştı. Sileceği çalıştırıp sileyim dedim. Bizim arabanın sileceği o gri camuru öyle bir sildiki tüm görüşüm komple cama yayılmış çamurla kapandı. Azcık su sıkayım dedim. Ama tanrım arabada silecek suyu denen objeden eser kalmamış. Görüşümün %75 ini kaybettim. Etrafta duracak yer bile yoktu. Tünelden gectim. Çamurlu camlar ve bolu tüneli süper kombo olmuştu. Neyseki tünelden sonra Türkiyenin en büyük yol sütü alışveriş merkezi Highway Atletmi (outlet) nedir oraya kırdım . Opete girdim 4 liradan satılan camsil çakması silecek suyunu aldım. Yalnız bir sıkıntı vardı. Kaput nasıl açılıyoor.
Pompacı abilerin şaşkın bakışları arasında aracın ön tarafında anahtar sokacak gizli bir kapak aradım. ( Connect yüzünde ) El kitabıda yok arabanın. Önce Kız arkadaşımın olduğu yolcu mahalini inceledim. Acaba torpidonun içindemi, yoksa koltugun altındamı, yok. Burada ön kaput mandalı yok. Kendi koltuğuma baktım. Yok burda mandal, Dreksiyon altına baktım, yandaki ufak gözü inceledim, yok yok yok yok.
Tekrar öne gittim, Wv araçlardaki gibimidir acaba deyip Aston marintin özentisi ön ızgaranın içinde çekilebilir bir mandal kol felan filan aradım. Ordada yoktu. Tekrar şöfer koltuğuna gittim, Kafamı dreksion milinin gectiği noktalara bakarken o mendemur kaput açma kolunu buldum kaputu ctım. Rengi kapkara olduğundan ilk bakışta göremediğimi fark ettim. Suyu silecek deposuna hibe edip boşalan pet şişeyi gittim opetin helasından tekrar doldurdum. Onunla da ön camı yıkadım.
Siz siz olun silecek suyunu eksik etmeyin, 120 km hızla giderken o kadar lazım oluyor ki anlatamam.
Ben arabamı, gişede 10 lira bayıldıktan sonra , göl etrafındaki yolu izleyerek park edecek noktalara baktım. Yol üzerinde bir çok araç park ediyordu. Çünkü parklarda 2 gün önce gelip yerleşen otelde kalan yerli turistlerce doldurulmuştu. kalan yerler ise 20 santime yakın karın altındaydı. Göl kıyısındaki yolu takıip ederek park edecek güzel bir yer bakındım. Fiesta dar bir araba. Yayık değilde dar bu nedenlede uzun görünen bir otomobil. trafiğin azaldığı ileri bir noktaya arabamızı park ettik.
Arabamızı park ettiğimiz yerden abant gölü bu şekilde görülüyordu. 3 saat gezdik tozduk eğlendik. Donduk üşüdük, kayı durduk çok ama çok eglendik. Geri yola koyulduk.
Ben ilgim ve merakımdan dolayı kullanmış olduğum araclar hakkında yazılar yazıyorum. Elde ettiğim bilgiyi ve tecrubeyi unutmamak için internette konusuyla ilgili forumlara yazarak paylaşıyorum. Bu konuda söz uçar yazı kalır atasözüne sıkı bağlıyımdır. Daha öncede bu forumda Powershift Fiesta analizimi yazmıştım.
Yukardaki beyaz Fiesta İlk Kiraladığım Otomobil 2014 Ford Fiesta 1,5 TDCI Trend (5,7 litre oratalama tuturmuştum)
Faha önce kiraladığım Fiesta 1,5 TDCI 330km yol yapmış 100 kmde 5,7 litre motorin yakmıştı. Powershift ise 440 km yol yapmış 100 kmde 6,7 litre benzin yakmıştım. Bu sefer kat edilecek mesafe yaklaşık 600 km olduğundan, yakıtın maliyeti biraz tuzlu olacaktı. Ayrıca yolun %95 kısmı Tem otoyolunda gideceğinden powershift aracın bana bir getirisi olmayacaktı. Avis Sabiha Gökcen'den Koç ailem indirimiyle iyi fiyata Fiesta 1,4 tdci reservasyonu yaptım. Abanta gideceğim için zincirde sağlayacaklardı. Aracı akşam 18:00 Cumartesi alış, 18:00 Pazar teslim şeklinde kiraladım.
Yukardaki Resim Sapanca gezisi sırasında kullandığım Ford Fiesta 1,6 Trend (6,7 litre benzin tüketimi yakaladım)
Yukardaki Resim Abant için Kiraladığım Ford Fiesta 1,5 TDCI Trend X
Aracın direksiyonun üstünde Cruse Control sistemine ait tuşlar vardı. Nasıl bir ballım varsa, benim gibi uzun yola gidecek adama, Avis bana X paketli Fiesta vermişti. Aracın böyle bir doanımla bana gelmesi açıkcası beni çok sevindirmişti. Benim gibi aldığı arabaları kurcalamadan duramayan bir adama büyük bir iyilik yapmıştı. Fakat arabanın el kitabı yoktu :(. Ben hayatımda hiç Cruse control kullanmamıştım. Bu oyuncakla oynamayı ertesi güne bırakacaktım.
Ben Ford Fiesta ya hep 2 kişi binmiştim. 75 beygir motoru, 185 nm torku vardı. Basınca gaza şahlanıyor, beni memnun ediyordu. Yüksek vitesde bile kalsam downshift yapmama gerek kalmadan alcak devirde verdiği yüksek torku beni akselere etmeye yetiyordu. Kız arkadaşımla hava limanından çıkmadan evvel tüm göstergeleri sıfırladım. 30 km yolu iki kişi 2000 deviri aşmadan kat ettik. tüketim 3,8, ortalama hız 70 km idi. Çok ekonomik görünüyordu
Meğersem bu Kayın validem ve kayım pederimi, yanında bonus baldızımı ve bebeğinin koltukları doldurması, bebeğin ihtiyaç malzemeleri ve kışlık giyecekler bagaja yerşelene kadarmış. Bizim Kurt fiesta , kuzuya dönmüştü. Otobana çıkışta 100 km hızlanmak için revmatch yakalamak , araç sollarken Shiftdown yapmak zorunda kaldım. Yakıt tüketimi daha önce görmediğim değerlere çıkmış, düşük devirde kullanarak ekonomi yapmak genel manada zorlaşmıştı. Aynı motorun Touneo Courerde kullanıldığını düşünürsek, çekişin düşmesi bana biraz fazla geldi. Yüklü fiestanın tüketimi tüm çabalarıma rağmen 4,9 litreye cıktı.
Akraba ziyaretleri için Fiestamızı kullandıktan sonra asıl hedefim olan Abant gölü gezim için sabahın 07:30 unda sözlüm ile yola cıktık.
Aracımla Paralı Anadolu otobanına çıkar çıkmaz, süper merakım ile arabanın cruse control sistemini kurcalamaya başladım. Nasıl çalışıyordu acaba. Once ortadaki on butonuna bastın ve ekranlara baktım, Hem orta konsola hemde gösterge panelinde değişen bişiler yanan bir ışık aradım. Ama hiç bişey karşıma çıkmadı. bir kaç defa on bastım ama hiç bir ses seda yoktu. Şansıma tüküreyim bu araba bozuk galiba diyordumki diğer butonlara bastım. Set+ butonuna basınca pat diye ekranda yeşil bir simge belirdi. Hız göstergesinin içinde yeşil bir analog gösterge simgesiydi bu. Saate 120 km hızla gidiyordum, ayağımı gazdan cektim, devir düşmedi , hız sabit kaldı.
Sonra nasıl devre dışı kacağını bulamaya çalıştım. İlk frene bastım. Devre dışı
kaldı. Korkmuştum. Benim için hızı sabitleyip de geri kapatamamak, Sileceklerin nasıl çalıştığını öğrenmeden yağmur altında kalmak gibi bişeydi. Devre dışı kaldıktan sonra Can Res butonuna bastım. Araç tekrar hızlanmaya başladı, Hızım 90 km kadara kadar düşürmüştüm. Can Res bastığımda araba nedensizce hızlanmaya başlamıştı. Hızım kaça kilitliydi, bu bilgi hiç bir ekranda yoktu. Sadece yeşil Cruse control logosu yanıyordu. Yol musaiti bekledim ivmelenmenin bitmesini.
Fiesta Set+ ilk bastığımda olan 120 kmh hıza kadar tırmanıp sabitledi. Bu arabada meğersem sabitlenen hızın gösterildiği bir ekran yokmuş. Acemilik olunca deneye deneye bulmak zorunda olduğumdan temkinli bir şekilde testlere devam ettim.
Cruse control, Set+ aynı zamanda bir gaz kolu işlevi görüyor, düğmeye basılı tutarsanız arac gazlanıyor, elinize cektiğinizde son hız da sabitliyor. 120 kmden 140 km ye kadar set+ düğmesiyle hızlandım, arac 140 kmde sabit kaldı. Set+ neredeyse tam gaz vererek hızlanıyor. Eğer bir sebebden fren yapar iseniz, cruse control devre dışı kaldığında tekrar set+ bastığınızda o anki hıza sabitleniyor. Ama siz daha önceki kitlediğiniz hıza geri dönmek isterseniz Can Res basıcaksınız. O zaman frenden önceki kilitlenmiş hıza dönüyor. Önünze arac çıkar ve gaza basıp sol şeritten gecerseniz hızınız yükselirse Hız sabitleyici kapanmıyor. Sizin müdahaleniz bitince yani gaza basışınız bitince sabitlendiği hıza geri dönüyor. 160 km hızla araba sollayıp ayağınızı gazdan cekince tekar arac 120 km hıza düşüyor.
Set+ nasıl gaz veriyor ise Set- frene basmıyor, Gazı kesiyor. Set- bastığınızda yavaş yavaş hızınız düşer. Bu set- pek guvenmeyin, Yokuş aşagı ve düz yolda gazı rolantiye almaktan öteye gidemediğinden çoook yavaş veya hiç hızı azaltmıyor. Set- arac frene basınca yavaşlarken basıldığında işlevsel. Çünkü Set+ yavaşlayan arabada işe yaramıyor. set+ sabit ve gazlarken o anki hızı sabitleyebilirken, Set - fren sonrası düşen hızı basıldı anda sabitliyor.
Yukarda anlattığım gibi, aracı kurcalaya kurcalaya Cruse control sistemini öğrendim. En cok hoşuma giden Fast and Furious efecti veriyor olması. Önünüze bir birini sollayan kamyonlar çıkıyor hızınız 80 km hıza düşüyor. 120 km hıza kilitlenmiş cruse control sisitemini, O'conner Mitsubishi Eclipse direksiyonundaki kırmızı nos butonuna basar gibi, Fiestanın Can Res butonuna basarak, tam gazı yeyip sizi koltuğa yapıştıran torkuyla tekrar 120km hıza tırmanıyorsunuz.
Aracın Cruse controluyle oynaya oynaya bi bakmışım Bolu'dayım. Bir hafta önceden araştırmalarıma başlamış, nerden yenir nerde içilir okumuştum, hava raporlarını incelemiş, uydu fotoraflarından fırtınal bulutlarının pazar gününkü konumlarını incelemiştim. Hava tamda meteoroloji uzamanlarının belirttiği gibi , yollar ise kara yolları yol durum raporlarında belirtildiği gibi çıkmış, kaymak yolda 3 derece sıcaklıkta son derece az trafik boluya ulaşmıştım.
Milletin yolda kalırsın gitme demelerine ragmen kendi araştırmalarıma güvenrek yola çıkmıştım. Yöresel lokantaları arayıp yol durumunu sormuştum. yukarda resimde görüldüğü gibi yol durumu kup kuru ve trafiksiz.
Yol bitmez, sis çöker aşkımla üzerimize, ve ben ona şu tarihi konuşmamı yaparım.
"Bak bebeğim bu bizim geleceğimiz, Önümüzde bir yol var , ama biz bunu göremiyoruz. Ama biliyoruzki orda bir yol var. Hızımızı biraz düşürüp sabit ilerliyoruz. Bizi endişelendiren şey biliyorum ki ülkede önümüzü göremiyor olmamız. Ama korkma canım ikimiz bir birimizi sevdiğimiz sürece her türlü zorluğa aşacağız."
Ben bunları söylerken arabanın farlarını yaktım, Konsoldan Bing diye bir ses geldi, sabitleyi ışığının üstünde turuncu bir simge hortladı. Soğuk havada sürüş ışığıydı . Ben bunun bana ne demek istediğini pek anlamadım. Biliyorum dışarısı 2 derece konsolda ışık yakıp aku bitirmene gerek yok fiesta.
Tüm bunlar bittikten sonra Bolu tunelinden önce karlı iki dağın arasından gecerken, yerler aşırı şekilde ıslak ve grimsi çamura sıvanmıştı. Önümden giden trafiğin çamurluğundan sıcrayan bu grimsi çamur, ön camıma yağmur damlaları gibi yapışmıştı. Sileceği çalıştırıp sileyim dedim. Bizim arabanın sileceği o gri camuru öyle bir sildiki tüm görüşüm komple cama yayılmış çamurla kapandı. Azcık su sıkayım dedim. Ama tanrım arabada silecek suyu denen objeden eser kalmamış. Görüşümün %75 ini kaybettim. Etrafta duracak yer bile yoktu. Tünelden gectim. Çamurlu camlar ve bolu tüneli süper kombo olmuştu. Neyseki tünelden sonra Türkiyenin en büyük yol sütü alışveriş merkezi Highway Atletmi (outlet) nedir oraya kırdım . Opete girdim 4 liradan satılan camsil çakması silecek suyunu aldım. Yalnız bir sıkıntı vardı. Kaput nasıl açılıyoor.
Pompacı abilerin şaşkın bakışları arasında aracın ön tarafında anahtar sokacak gizli bir kapak aradım. ( Connect yüzünde ) El kitabıda yok arabanın. Önce Kız arkadaşımın olduğu yolcu mahalini inceledim. Acaba torpidonun içindemi, yoksa koltugun altındamı, yok. Burada ön kaput mandalı yok. Kendi koltuğuma baktım. Yok burda mandal, Dreksiyon altına baktım, yandaki ufak gözü inceledim, yok yok yok yok.
Tekrar öne gittim, Wv araçlardaki gibimidir acaba deyip Aston marintin özentisi ön ızgaranın içinde çekilebilir bir mandal kol felan filan aradım. Ordada yoktu. Tekrar şöfer koltuğuna gittim, Kafamı dreksion milinin gectiği noktalara bakarken o mendemur kaput açma kolunu buldum kaputu ctım. Rengi kapkara olduğundan ilk bakışta göremediğimi fark ettim. Suyu silecek deposuna hibe edip boşalan pet şişeyi gittim opetin helasından tekrar doldurdum. Onunla da ön camı yıkadım.
Siz siz olun silecek suyunu eksik etmeyin, 120 km hızla giderken o kadar lazım oluyor ki anlatamam.
Abant yolu , 2 şerit geniş tertemiz ve kupkuru. iki tarafta kar olmasına rağmen son derece temiz bir asfalt . Japonya'nın Tougelerinden hallice geniş bir yoldu. İnitial D animesinde , Takumi Fujiwara 1986 model panda trueno ile touge denen dağ yollarında "S" virajları 80 km hızla drif atarak gecerken, ben 80 km hıza bağlanmış beyaz Fiestamla pek geniş ve pek düz yolarında ilerliyordum.
Hayranı olduğum karakterin yanından bile geçmiyen sakin ve ekonomi peşinde bir şöferim işte. Ben de drifti yakıt tüketimi üzerinde yapıyordum, Pompa göstergesini kaydırıyordum
İnternette yaptığım araştırmalar , yol üstü kahvaltı yerleri arasında tek bir yeri öne çıkartıyordu. Cemil Piknik. Ben ve kız arkadaşım bu uzun yola aç bir şekilde başlamıştık. Yaklaşık 3 saate yakındır aç bir şekilde yol kat etmiştik. Aç aç yol alırken bu yeri gözlerimiz Cemil Piknik tabelasını Abant yolu üzerinde aramaya başlamıştı. Google map üzerindeki konumundan hatırladığım kadarıyla Abant yolunun yaklaşık 15 kmsinde bir yerde olması gerekiyordu.
Saate 80 km hızla açlıktanmıdır nedir nasıl gördüm bilmiyorum. O ufacık cemil yazısını tabelada görünce, süper atak bir hareketle arabayı kapısına park ettim. Açtım kapıları araba içi donuyo demeden arka koltuktan aldım parkemi montumu şapkamı, aracımızı boşaltık. Dos doğru yemek yenen yere gittik.
4 kişilik bir masaya oturduk, sparişimizi verdik. İki kişilik kahvaltı istedik sadece eve sadece kahvaltı istemiştik. Abi adamlar masaya bir sürü ıvır zıvır ne varsa doldurdu. 4 kişilik masa agzına kadar tas çanak yemekle doldu. Bizim 2 kişilik kahvaltı diye aldığımız şey aslında 6 kişilik bir aileyi doyuracak cinstenmiş. Bu kadar kahvaltılık yemeğin yanında 2 çeşit kızarmış yumurta ve 1 tava patates kızartmasıda cabası. Onu gectim çayda ekmektde sınırsız. kişi başı 25 liraya 3 4 öğünlük yemeği yemiş olduk
Şiştikten sonra azcık yürümek bize iyi geldi. Biraz sindirelim ki yediklerimizi yakıt tüketimimiz düşsün.
45 dakika doğanın içinde yürüdük, selfview felan cekinip durduk. Ne oluyor bizim test yazısı derail olduk iyice, Biz Fiestayı test ediyorduk dimi? Fiestanın havaladırma sistemi acayip şekilde hızlı. Buhulanan ön camları 2 saniyede çözebiliyor . Genelde kademe ikide kalorifer bizim gibi orta yaş bir çifte yetti. Denemek için 3 ve 4 kademeye aldım ama erken kapattım cünkü çok gürültülü çalışmakta. Esasen beygir gücü felan çaldımı onuda pek fark etmedim. Gerci dizel arabada ne beygiri çalıcaksa. Araba dizel elektrikleme çalışıyor sanki. Yakıtı patlatmak için buji yok ki. Gerci hiç bir şey fark etmedim. Acık kapalı araba aynı gitti. Gerci araba kendi kendine sürdü ya . onuda unutuyorum. Kusura bakmayın.
Abattayız. Abantın tabelasını gördük parkın içine girdik. İlk gelenlerdeniz. Ama yinede etrafta her ilden plakaya sahip araclar var. Plakaların %35 i Ankara %40 istanbul ağırlıklı.
Ben arabamı, gişede 10 lira bayıldıktan sonra , göl etrafındaki yolu izleyerek park edecek noktalara baktım. Yol üzerinde bir çok araç park ediyordu. Çünkü parklarda 2 gün önce gelip yerleşen otelde kalan yerli turistlerce doldurulmuştu. kalan yerler ise 20 santime yakın karın altındaydı. Göl kıyısındaki yolu takıip ederek park edecek güzel bir yer bakındım. Fiesta dar bir araba. Yayık değilde dar bu nedenlede uzun görünen bir otomobil. trafiğin azaldığı ileri bir noktaya arabamızı park ettik.
Arabamızı park ettiğimiz yerden abant gölü bu şekilde görülüyordu. 3 saat gezdik tozduk eğlendik. Donduk üşüdük, kayı durduk çok ama çok eglendik. Geri yola koyulduk.
Şimdi yazacakların arabanın en sevmediğim ve tehlikeli gördüğüm noktaları içindir. Eski bir Ford Tourneo Connect kullanıcı olduğumdan Fiesta'nın sevmediğim bazı şeylerini belirtmek isterim. Bu arabanın otobanda tehlike yaratacak bazı sıkıntıları var. Ön kötü olan dış dikiz aynaları. Ben hep orta şeritten giden bir sürücüyüm. Tehlikelerden sağ ve soldan kaçmamı sağlayacağı için bu şekilde yol almayı mantıklı bulmaktayım. Bu arabada yol sol şeritten ve en dıştan giden bir dobloyu aynadan göremedim. Orda bir araba olduğunu biliyorsun ama aynada bunu göremiyorsun.
Kafamı cevirip bakınca arka çamurluğumun 2 metre paralelinde ve benle aynı hızda giden bir doblo var. Sollama yapmak için bir hisle arkama bakınca dobloyu fark ettim. 2 3 kez sol dikiz aynasına bakarak durumu teyit ettim. Aynam bana o arabayı gösteremeyecek dara kücük. Aynamın sınırının dışında kalıyor. Koca dobloyu göremedim. Benzin istasyonundan cam silecek suyu alırkende koskoca otobus açısı koskoca otobusu görmemişti. aslında küçük olduğu için görmüyordu. Görüş alanı yetmiyor. İnanın bu çok tehlikeli bir sorun. Connectim yayala gibi aynası vardı. bunun okadar küçük kalıyor ve yetersizki. Bir zamandan sonra aynalardan guvenimi kaybedip, arkama barak sollamaya başladığımı hatırlıyorum.
Aracı boş boş otobanda 120 km üstünde kullanmadım. Aslında kullanmak istedimde yüreğim el vermedi. 120 km hızdan sonra bangır bangır bağarıyor motor. 140 km hızla bir süre gittim. Kulaklarımın dayanma noktasına kadar. Hadi onu gectim. Araba yoldaki irili ufaklı yamukluklardan ( tepecik veya kasis demeye içim el vermedi) 120 ve üzeri hızda ilerleyince fazlaca etkileniyordu. sağa sola çekip çekip durdu. Şerit tutmak için çaba gösterdim. O eski kimsenin beyenmediği Ford Tourneo Connect GLX standart seyir hızım bu yolda 160 km idi. Bendeki fiestadamı sıkıntı vardı bilmiyorum. sollamalar dışında 160 km ye hiç çıkmadım. Bana hiç güven vermedi. Ben fiestada o hızda güvenli seyir yapacak hissi malesef göremedim.
Neyse , biz fiestanın özeliklerinde devam edelim. Biz Bolu tüneli öncesi Highway Outlet tekrar durup içerisini biraz gezdik. Benim Lg2 bataryası zayıfladığı için kız arkadaşımdan telefonunun navigasyonu açıp bana telefonu vermesini istedim. Oda telefonu açıp konsolun tam ortasına çuk diye oturtturdu. İstanbul yolunu bilmediğimden değil, trafik yoğunluğundan dolayı yandex üzerinden bakmak istemiştim. Ama o oyle bir hareket yaptıki aracı tek eliyle modifiye etmiş oldu. İphone 4 S model cep telefonun yandex navigasyon sistemi açık bir şekilde ekranın tam ortasına oturturunca, harika bir dashboarda sahip oldum.
Ben eski bir sanal pilotum. Ucaklarımız gök yüzünde otomatik pilot ile uçarken bizim tek yaptığımız gps üzerinde kat ettiğimiz yolu izlemek oluyordu. Airbus model ucak kullanıyorsanız MCDU programlar otomatik gaz kontrollerini ayarlar, kalkıştan sonra otoya bağlar uçarsınız. Ucak kendi kendine tırmanırken gaz verir, kendin kenine seyir hızını tutar, alçalırken gaz keser , kocaman gps yerinizi söylerdi. Aha benim beyaz fiestam o iphone'u oraya koyunca böyle bir şeye dönüştü. Eksik bir o vardı, tam oldu. Cruse control sistemi 140 km kitlenmiş. Yokuş tırmanırken kendi kendine gaz veriyor , inerken kendi kendine gaz kesiyordu. Gps yol takibi yapıp virtajın ne kadar keskin veya ne kadar uzun olduğunu görerek , geleceği görüyormuş gibi arabayı kullanıyordum . Gps cihazlarını dönülen virajların keskinligini bize sunması bence çok güzel bir özelik. ona göre yolu bilmeyen birinin ne kadar gaz kesip, ne kadar vites düşürceğini ön görmesinde çok yardımcı oluyor.
Aracımız Abant'a çamura bulanmıştı. Çünkü dönmeden önce arabayı dağa bayıra çıkartıp köy yollarında denemiştim. Küçük Köy yolarında çamura balçığa sokup sokup çıkartmıştım. Arac 3. vitesde tepe çıkarken yer yer kar birikintilerinin üzerinden geçerken, lastik boşa kalıyor, sağa sola savruluyordu. Baktim tutunamıyo, geri çıktım otobana.
Evet 24 saat boyunca sahip olduğum bu araba ile tam 588 km yol gittim geldim. 3 farklı hava şartında kullandım ve istatistiklere bakalım.
Gidilen Mesafe : 588 km
Ortalama hız : 72 km
Ortalama genel yakıt tüketimi : 5,1 litre (cruse control acık)
Ful depo ile gidebildiği menzil : 798 km
Şehir içi sakin kullanımda (2 kişi) yakıt tüketimi. 3,8 litre (ortalama 50 km hız için)
Şehir içi Yüklü (5 kişi + bebek + bagaj) yakıt tüketimi : 4,9 litre (ortalama 50 km hız için)
Devir Hız Kondisyonu
5. vites 2200 devir ile 100 km hız
5. vites 2500 devir ile 120 km hız ( 6,5 litre yakıt tüketimi ortalama)
Genel Yakıt Tüketimi
31 litre ( 115 tl )
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)